
Filistin’de Uluslararası Suçlara Karışan Yabancıların Ülkeye Girişlerinin Yasaklanması
Politika Notu
Özet
İsrail tarafından Gazze dahil Filistin topraklarında işlenen işgal ve imha politikaları, uluslararası hukukun birçok ilkesini ihlal ederek soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve Birleşmiş Milletler ilkelerine aykırı zalimce eylemlerin gerçekleşmesine neden olmuştur. Uluslararası suçlar olarak tanımlanan bu eylemlere karışan yabancıların, mağdurlara verdikleri zararların yanı sıra gittikleri ülkelerin kamu düzeni ve güvenliği açısından oluşturdukları tehditler nedeniyle, ülkeye girişleri, ikametleri ve uluslararası koruma talepleri birçok devlet tarafından yasaklanmaktadır. Türk hukukunda da, bu tür suçlara karışan yabancıların yargılanması ve uluslararası koruma haricinde tutulması konuları düzenlenmektedir. İsrail’in Filistin topraklarında işlediği suçlara karışan kişilere yönelik ülkeye giriş yasakları, devletlerin egemenlik haklarının bir yansıması olmanın yanı sıra, suçluların uluslararası hukuka hesap verebilirliğinin sağlanması bakımından da önemli bir araç niteliğindedir. Filistin’de zalimce eylemlere karıştıklarına dair makul nedenler bulunan yabancıların Türkiye’ye girişlerinin yasaklanması noktasında, hem hukuki açıdan hem de toplumsal bağlamda talepler dile getirilmektedir. Bu çalışmada, uluslararası suçlara karışan yabancıların ülkeye giriş ve kalışlarının yasaklanmasına ilişkin farklı ülke uygulamaları incelenmekte ve Türk hukukunda bu kişilere yönelik hükümlerin uluslararası korumanın dışında vize, giriş ve ikamet taleplerinde de uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır.
Giriş
İsrail’in yıllardır Filistin topraklarında işlediği suçlar ve yürüttüğü hukuk dışı politikaları, Filistinlilerin başta yaşam hakkı olmak üzere birçok temel hak ve özgürlüklerinin sistematik biçimde ihlal edilmesine neden olmuştur.[1] İsrail güçlerinin Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs başta olmak üzere tüm Filistin’de gerçekleştirdiği işgal ve imha politikaları, uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukukunda yer alan birçok ilke ve kuralı ağır biçimde ihlaetmiştir.[2] Ayrıca, İsrail ordusunun desteğiyle İsrailli yerleşimciler tarafından işlenen suçların Filistinlilerin yaşamlarını, evlerini ve geçim kaynaklarının ihlaline yol açmıştır.[3]
Uzun yıllardır sürdürülen bu politikalar, Ekim 2023 sonrasında daha da şiddetlendiği[4], korunması gereken sivil kişiler ve yapılara hiçbir ayrım gözetilmeksizin saldırılar yapılmıştır. İsrail güçleri tarafından işlenen bu fiiller, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve saldırı suçları gibi uluslararası suçlar kapsamında değerlendirilmektedir.[5] İnsanların temel hak ve özgürlüklerini uyrukları, etnik kökenleri veya dini inançları nedeniyle ciddi şekilde ihlal eden bu suçların uluslararası ceza hukukunda uluslararası temel suçlar olarak tanımlanmıştır.[6] Uluslararası suçlar olarak bilinen bu eylemler, Lahey Sözleşmesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) kurucu belgesi olan Roma Statüsü başta olmak üzere, 1949 Cenevre Sözleşmeleri[7], Soykırım Sözleşmesi[8], İşkenceye Karşı Sözleşme,[9] ve 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi gibi birçok uluslararası insan hakları ve ceza hukuku belgesinde sayılmaktadır.[10]
Bu suçları işleyenlerin, mağdurlara verdikleri ciddi zararların yanı sıra gittikleri ülkelerin toplumsal düzeni açısından oluşturabilecekleri tehlikeler nedeniyle de toplumsal infiallere yol açmaktadırlar. Nitekim birçok ülke, uluslararası suçlara karışan yabancılara yönelik olarak ülkeye giriş yasağı getirilmesi veya sığınma taleplerinin reddi gibi çeşitli hukuki ve idari önlemler öngörmektedir. Bazı uygulamalarda ise Gazze dahil Filistin topraklarında işlenen uluslararası suçlara karışan İsrailli yetkililer ve İsrail güçlerinin bazı devletler tarafından ülkeye girişlerinin engellendiği görülmektedir.[11] Maldivler gibi devletler bu önlemleri daha geniş bir şekilde düzenleyerek İsrail pasaportu taşıyan tüm kişilere karşı uygulamaktadır.[12]
Çeşitli ülkeler tarafından uygulanan ülkeye giriş yasaklarının, devletlerin egemenlik haklarının bir yansıması olmanın yanı sıra, toplumsal tepkilerin etkisiyle güçlü bir sembolik protesto aracı niteliği taşıdığı ifade edilebilmektedir. Bununla birlikte, Gazze dahil Filistin topraklarında uluslararası suçlara karışan kişilere karşı uygulanan ülkeye giriş yasağının, uluslararası diplomasiye alternatif veya tamamlayıcı bir mekanizma olarak, İsrail’in uluslararası hukuka hesap verebilirliğinin arttırılması bakımından önemli bir uygulamadır.
Türk kamuoyunda da, Filistin topraklarında işlenen uluslararası suçlara karışan yabancıların eylemleri ve bu kişilerin Türkiye’nin kamu düzeni ve ulusal güvenliği için oluşturabilecekleri riskler nedeniyle ülkeye girişlerinin yasaklanmasının gerekli olduğu yönünde görüşler dile getirilmektedir.[13]
Türk Hukukunda Uluslararası Suçluların Ülkeye Girişlerinin Yasaklanması
Uluslararası suçlar kapsamında değerlendirilen ve birçok devletin iç hukukunda[14] da düzenlenen fiillere karışan kişilere yönelik yargılama ve hak kısıtlamaları, devletlerin uyguladığı başlıca hukuki ve idari önlemler arasında yer almaktadır. [15] Uluslararası suçlara karışan kişilerin yargılanması ile bu kişilerin bir devletin topraklarına girişine veya o ülkede ikamet etmesine izin verilip verilmeyeceği konusu, devletlerin egemenlik yetkilerinin bir tezahürü olarak değerlendirilmektedir. [16] Bir başka ifadeyle, yabancıların bir ülkeye girişine, o ülkede ikamet etmesine veya iltica talebinde bulunmasına ilişkin getirilen kısıtlamalar ve yasaklar, kişinin suç geçmişiyle birlikte ülkenin kamu düzeni ve güvenliği ile uluslararası hukukta yer alan düzenlemeler kapsamında uygulandığı belirtilebilmektedir. Ülkelerin göçmenlik mevzuatlarında öngörülen bu tür sınırlamaların, genellikle ülkeye giriş yasağı, vize veya ikamet izinlerinin reddi ya da iptali ve iltica taleplerinin engellenmesi gibi önlemler aracılığıyla uygulandığı görülebilmektedir.
Türk hukukunda, uluslararası suçların tanımına ve bu suçlara karışan kişilerin yargılanmasına ilişkin bazı hükümlere yer verildiği görülmektedir. Örneğin, Türk Ceza Kanunu’nun “Uluslararası Suçlar” başlıklı 76 ve 77. maddelerinde, soykırım ve insanlığa karşı suçların tanımı ve bu fiillere uygulanacak cezai yaptırımlar düzenlenmektedir. Yalnız, Türk Ceza Kanunu, bu fiillere karışan yabancıların ülkeye girişinin yasaklanması ya da vize ve ikamet taleplerinin reddedilmesine yönelik herhangi bir düzenleme öngörmemektedir.
Yabancıların ülkeye giriş, kalış ve çıkışına ilişkin usul ve esasları düzenleyen 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun (YUKK), Türkiye’ye girişlerine izin verilmeyecek yabancılar konulu 7. maddesinde, uluslararası suçlara karışan yabancıların ülkeye girişinin yasaklanmasına yönelik açık bir hüküm bulunmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, 7. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde, “vize verilmeyecek yabancılar” başlıklı kanunun 15. maddesine atıfta bulunularak, ülkenin kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından riskli görülen yabancılara vize verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir. Yine, YUKK’un 9. maddesinin 1. fıkrasında, Türkiye’ye giriş yasağına ilişkin hükümler arasında, yurt dışında bulunan ve Türkiye sınırlarına girmeleri halinde ülkenin kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından sakıncalı görülen yabancıların ülkeye girişlerinin, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak yasaklanabileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla, yabancıların ülkeye girişini yasaklayan bu hükümlerin, ülkenin kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı gerekçelerine dayandırıldığı görülmektedir.
Ancak, kanunun ilgili maddelerinde uluslararası suçlara karışan yabancılara yönelik açık bir hüküm bulunmadığı görülmektedir. Sadece yurt dışında zalimce eylemlerde bulunan kişilerin Cenevre sözleşmesine dayanarak YUKK’un 64. maddesine göre uluslararası koruma statüsü dışında tutulabileceği belirtilmektedir. Bu düzenleme, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’nin, mülteci statüsü dışında bırakılma hallerini düzenleyen maddelerine dayanmaktadır.[17] YUKK’un 64. maddesinde, uluslararası koruma talebinde bulunan yabancılar hakkında Türkiye dışında zalimce eylemlerde bulunduklarını düşündürecek nedenlerin mevcut olması halinde, bu kişilerin, maddenin (c) bendi uyarınca uluslararası koruma kapsamı dışında tutulacakları düzenlenmiştir. Ayrıca, söz konusu hükmün, maddenin (c) bendi[18] ile üçüncü fıkrasında[19] yer alan suç veya diğer fiillere iştirak eden ya da bu fiilleri tahrik eden kişileri kapsadığı da belirtilmiştir.[20] Diğer yandan, Uluslararası koruma haricinde tutulacak yabancılar arasında, ülkenin kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğuna dair ciddi emareler bulunan yabancılar ile vatansız kişilerin de yer aldığı görülmektedir.[21]
Nitekim, YUKK’un 64. maddesinde, Türkiye dışında zalimce eylemlerde bulunduğu yönünde makul nedenler bulunan yabancıların uluslararası koruma kapsamı dışında tutulacağı düzenlenmiştir. Aslında, bu yasal hükümlerin yalnızca uluslararası koruma başvurularında değil, aynı zamanda zalimce eylemlere karıştıklarına dair makul nedenler bulunan ve vize, ikamet veya seyahat talebinde bulunan yabancılara da uygulanmasını, dolayısıyla bu kişilerin ülkeye girişlerinin yasaklanmasını kapsayacak yeni düzenlemelerin yapılması önem arz etmektedir.
Bazı Diğer Ülkelerin Hukuk Sistemlerinde Uluslararası Suçluların Ülkeye Girişlerinin Yasaklanması
Uluslararası suçlara karışan yabancıların ülkeye girişinin yasaklanması ve sığınma taleplerinin reddi, bazı ülkelerin iç hukuklarında daha açık ve kapsamlı hükümlerle düzenlendiği görülmektedir. Bu bağlamda İngiliz mevzuatında, hem uluslararası suçlara karışan kişilerin cezai sorumluluğuna hem de bu kişilerin ülkeye giriş, ikamet veya sığınma taleplerinin reddine yönelik belirli düzenlemeler öngörülmektedir. Bu kapsamda, uluslararası suçlara karışan kişiler, Birleşik Krallık’ın 2001 tarihli Uluslararası Ceza Mahkemesi Yasası’nın[22] 8. bölümü uyarınca yargılanmaktadır. Birleşik Krallık Göçmenlik Kurallarının[23] 9. Bölümü ve bu düzenlemelere ilişkin yayımlanan uygulama rehberinde[24], uluslararası suçlara karışan yabancıların ülkeye girişine, ikametine veya sığınma taleplerine izin verilmeyeceği öngörülmektedir. İlgili düzenlemelerde, ülkenin kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğu değerlendirilen kişilerin Birleşik Krallık’a girişinin veya ülkede ikamet etmelerinin engellenebileceği hükme bağlanmıştır. Birleşik Krallık Vatandaşlık, Göç ve Sığınma Yasası’nın[25] 72. maddesinde[26] de, ciddi suçlardan hüküm giyen yabancıların geri göndermeme (Non-refoulement) ilkesinden yararlanamayacağı hükme bağlanmıştır.
Alman hukukunda, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar veya barışa karşı suçlara karışan yabancıların ülkeye girişi, ikameti ve sığınma talepleri reddedilmektedir. Alman İkamet Kanunu’nun[27] 11. maddesi, bu kişilerin ülkeye girişini kalıcı olarak yasaklamaktadır. Kanun’un 25. maddesi insani gerekçelerle oturma izninin verilebileceğini öngörmekle birlikte, kamu güvenliği için tehdit oluşturan veya uluslararası suçlara karışan yabancıların bu haktan yararlanamayacağını belirtmektedir. İlgili kanun’un 54. maddesinde ise, barışa karşı suçları, insanlığa karşı suçları, savaş suçlarını veya benzer ağırlıkta terör eylemlerini onaylayan veya destekleyen kişilerin sınır dışı edilmesinin kamu yararına olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca bu yasağın tüm Schengen bölgesinde geçerli olduğu düzenlenmektedir[28]. Alman İltica Yasası’nın[29] 3. maddesinde, bu tür suçlara karışan yabancıların mülteci veya ikincil koruma statüsünden yararlanamayacağı hükmüne yer verilmektedir.
Kanada hukuk sisteminde, uluslararası veya ciddi suçlara karışan kişilerin ülkeye girişinin ve kalışının yasaklanması, cezai bir yaptırım niteliği taşımaktadır. Kanada Göçmenlik ve Mülteci Koruma Kanunu’nda[30] “kabul edilemezlik”[31] ilkesini düzenleyen 4. Bölümünde, bir yabancının Kanada dışında insanlığa karşı suç, savaş suçu, soykırım veya ciddi insan hakları ihlallerine karışmışsa ya da bahsi geçen suçlara karışmış bir hükümette üst düzey görevli olarak hizmet etmişse, işlediği ciddi suçlardan dolayı Kanada’ya girmesi veya ikamet etmesinin yasaklanacağı düzenlenmektedir.
Kanun’un 33. maddesinde, ülkeye giriş yasağının yalnızca suça doğrudan katılanlara değil, suçu önleme yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere de uygulanacağı belirtilmiştir. İnsanlığa Karşı Suçlar ve Savaş Suçları Yasası’nın[32] 4 ila 8. maddelerinde, savaş suçu, insanlığa karşı suç veya bu suçlara yardım, teşvik veya iştirak eylemlerinin Kanada mahkemelerinde ağır suç olarak yargılanacağı düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere, anılan ülkelerin iç hukuk sistemlerinde, uluslararası suçlara karışan ya da bu suçların işlenmesine dolaylı olarak destek veren yabancıların ülkeye girişi, ikameti ve sığınma talepleri, açık ve kapsamlı yasal düzenlemelerle yasaklandığı tespit edilmiştir.
İsrail Güçlerine Katılan Yabancıların Türkiye’ye Girişlerinin Yasaklanması
İsrail ordusunun Gazze dahil işgal altındaki Filistin topraklarında işlediği uluslararası suçlara karışan yabancıların Türkiye’ye girişinin veya Türkiye’de ikametinin yasaklanması ya da uluslararası koruma taleplerinin reddedilmesi, devletin egemenlik hakkı, ülkenin kamu düzeni ve kamu güvenliği ile toplumsal taleplerin yerine getirilmesi bakımından, ayrıca devletin uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi açısından da önem taşımaktadır. Filistin topraklarında uluslararası suçlara karışan veya bu suçları teşvik eden yabancıların Türkiye’ye girişinin yasaklanması ve iltica taleplerinin engellenmesi, toplumun adalet beklentisi, ülkenin kamu güvenliği ve devletin uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri açısından kritik önemdedir.
Diğer yandan, Filistin genelinde özellikle Gazze’de İsrail güçlerine destek veren ve uluslararası suçlara karışan kişilerin yalnızca İsrail vatandaşlarından ibaret olmadığı, çeşitli kaynaklarda yer alan bilgilere göre, bu kişilerin farklı ülkelerden gelen İsrailli çifte vatandaşları ve paralı askerler olduğu bilinmektedir. [33] Bazı kaynaklara göre İsrail hükümeti, Gazze’de işlediği uluslararası suçlara destek sağlamak amacıyla ülkede bulunan yaklaşık 30.000 Afrikalı sığınmacıya kalıcı ikamet hakkı vaadinde bulunarak onları İsrail ordusuna veya savaşla bağlantılı alanlarda görev almaya teşvik etmiştir. Benzer tekliflerin İsrail’de çalışan Hindistanlı işçiler ve göçmenlere de yapıldığı, her iki gruptan da kişilerin Gazze’de işlenen suçlara katıldığına dair haberlerin basına yansıdığı görülmektedir.[34]
Filistin topraklarında uluslararası suçlara karışan yabancıların tespiti ve Türkiye’ye girişlerinin engellenebilmesi için, yasal açıdan açık ve kapsamlı düzenlemelerin yanı sıra proaktif uygulamaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Türkiye’ye giriş yapmaları hâlinde ülkenin kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından sakıncalı görülen yabancıların ülkeye girişlerinin yasaklanmasının, yasal düzenlemeler yerine ilgili kurum ve kuruluşların görüşleriyle sınırlandırılması, uygulamada belirsizliklere yol açacağı bir gerçektir. Bir başka ifadeyle, bu durum, uluslararası suçlara karışan kişilerin tespiti ve ülkeye girişlerinin yasaklanması bakımından yasal ölçütlerin yerine idari takdirin ön plana çıkmasına ve uygulamada yeni belirsizliklerin doğmasına neden olabilmektedir.
Bu nedenle, Filistin topraklarında İsrail güçlerine katılarak uluslararası suçlara karışan yabancıların Türkiye’ye girişinin veya Türkiye’de ikametinin yasaklanması, idarenin takdir yetkisinden ziyade, hukuki kesinlik ve uygulama yeknesaklığını sağlamak amacıyla açık ve kapsamlı yasal düzenlemelerin yürürlüğe girmesini gerektirmektedir. Ayrıca, Filistin topraklarında işlenen uluslararası suçlara doğrudan veya dolaylı olarak karışan yabancıların Türkiye’ye girişinin yasaklanması, yalnızca hukuki temellere dayanan bir yaptırım olmanın ötesinde, uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukukun korunması bakımından da önemli ve meşru bir önlemdir.
Uluslararası suçlara karışan yabancıların Türkiye’ye girişinin veya Türkiye’de kalışının yasaklanması, mevcut yasal çerçeve ve uygulamaların ötesinde, aşağıda belirtilen düzenleme ve önerilerin yürürülüğe konulmasıyla mümkün olacaktır:
Sonuç
İsrail güçlerine katılarak Gazze dâhil Filistin topraklarında işlenen uluslararası suçlara karışan yabancıların Türkiye’ye girişinin veya ikametinin yasaklanması, yalnızca ülkenin kamu güvenliğinin korunması veya devletin uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi bakımından değil, aynı zamanda hukuki ve ahlaki bir sorumluluk ile toplumun adalet ve hesap verebilirlik taleplerinin gözetilmesi açısından da kritik bir önlemdir. İnsani, ahlaki ve hukuki ilkelere dayanan ve uluslararası suçlar gibi zalimce eylemlere karışan yabancıların ülkeye girişini engellemeyi amaçlayan bu tür önlemler, birçok ülkenin iç hukuk sisteminde açık hükümlerle düzenlenmiştir. Ancak, Türk hukukunda bu konuda belirli boşlukların bulunduğu, söz konusu boşlukların ise açık ve kapsamlı yasal düzenlemelerle giderilmesi önemli sayılmaktadır. Cezasızlığın önlenmesi ve uluslararası insancıl hukukun korunmasını amaçlayan bu tür tedbirlerin, uluslararası suçlara karışan, bu suçları teşvik eden veya bu nitelikteki eylemleri öven kişileri de kapsayacak şekilde düzenlenmesi ve etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Nitekim, Gazze dahil olmak üzere Filistin topraklarında işlenen uluslararası suçlara karışan yabancıların Türkiye’ye girşinin yasaklanabilmesi için hem mevzuat düzeyinde hem de uygulamada yeni düzenlemeler ve politikaların oluşturulması büyük önem taşımaktadır.
[1] UNICEF “The Gaza Strip: The Humanitarian Impact of 15 Years of Blockade-June 2022”, Middle East and North Africa, Situation report, 2022, < https://www.unicef.org/mena/documents/gaza-strip-humanitarian-impact-15-years-blockade-june-2022 >; Euro-Med Human Rights Monitor “ Timeline of Gaza blockade: How it started; how it’s going”,< https://euromedmonitor.org/en/article/5721/Timeline-of-Gaza-blockade:-How-it-started;-how-it%E2%80%99s-going >.
[2] International Court of Justice. “Legal Consequences Arising from the Policies and Practices of Israel in the Occupied Palestinian Territory, Including East Jerusalem”, Advisory Opinion, July 19, 2024, < https://www.icj-cij.org/sites/default/files/case-related/186/186-20240719-pre-01-00-en.pdf >. (s.e.t: 12.09.2025); International Committee of the Red Cross (ICRC). “Israel and the occupied Palestinian territory: The law of occupation must be respected”,19.07.2024, < https://www.icrc.org/en/statement/israel-and-occupied-palestinian-territory-law-occupation-must-be-respected >. (s.e.t: 08.09.2025); Economic and Social Commission for Western Asia (ESCWA), “Palestine Under Occupation III Mapping Israel’s Policies and Practices and their Economic Repercussions in the Occupied Palestinian Territory”, S, 11 ila 16.
[3] United Nations. “Israeli settlers, supported by the army, forcibly displaced Palestinian communities from the Jordan Valley in the occupied West Bank,” UN Palestine, July 7, 2025, < https://palestine.un.org/en/297530-israeli-settlers-supported-army-forcibly-displaced-palestinian-communities-jordan-valley >. (s.e.t.27.08.2025).
[4] Human Rights Watch “Hopeless, Starving, and Besieged”; Israel’s Forced Displacement of Palestinians in Gaza”,2024,<https://www.hrw.org/report/2024/11/14/hopeless-starving-and-besieged/israels-forced-displacement-palestinians-gaza >.
[5] United Nations Human Rights Office of the High Commissioner (OHCHR), “Israeli Attacks on Educational, Religious and Cultural Sites in the Occupied Palestinian Territory Amount to War Crimes and the Crime against Humanity of Extermination, UN Commission Says”, 10 June 2025, < https://www.ohchr.org/en/press-releases/2025/06/israeli-attacks-educational-religious-and-cultural-sites-occupied >; United Nations, “Report of the Special Rapporteur on the Situation of Human Rights in the Palestinian Territories Occupied Since 1967: Report A/HRC/49/87”, < https://www.un.org/unispal/document/report-of-the-special-rapporteur-on-the-situation-of-human-rights-in-the-palestinian-territories-occupied-since-1967-report-a-hrc-49-87-advance-unedited-version/; > UN, The Office of the High Commissioner for Human Rights (OHCHR). “Israel Has Committed Genocide in Gaza Strip, UN Commission Finds,”, 16 September, 2025, < https://www.ohchr.org/en/press-releases/2025/09/israel-has-committed-genocide-gaza-strip-un-commission-finds >. (s.e.t.17.09.2025).
[6] Yavuz Akbulak. “Uluslararası Ceza Hukuku”,Legal Yayıncılık (Blog), < https://legal.com.tr/blog/ceza-hukuku/uluslararasi-ceza-hukuku-derleme/ >. (s.e.t.13.08.2025).
[7] Geneva Conventions of 1949.
[8] Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide.
[9] Convention against Torture and Other Cruel, Inhuman or Degrading Treatment or Punishment.
[10] International Convention on the Elimination of All Forms of Racial Discrimination; Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide; 1949 Geneva Conventions and their Additional Protocols; [10] Marco Sutto. “The “Core” International Crimes”, The CoESPU Magazine, no. 3 – 2020, < https://www.coespu.org/articles/core-international-crimes >, (s.e.t.14.08.2025); Yıldırımkal Yener, “Uluslararası Çekirdek Suçların Bağlamsal Unsurları ve Soykırım Bağlamına İlişkin Tartışmalar”, Ceza Hukuku Dergisi, 2023, Sayı: 52. ss, 365 – 439 < https://jurix.com.tr/article/35808?u=0&c=0 >, S: 366, 367.
[11] TRT World. “Netherlands enforces Europe-wide ban on Israel's far-right ministers Smotrich and Ben-Gvir,” 10 Eylül 2025. < https://www.trtworld.com/article/5a1af8434295 >. (s.e.t.12.10.2025); France24, “Slovenia bars two far-right Israeli ministers,” 17 Temmuz 2025, < https://www.france24.com/en/live-news/20250717-slovenia-bars-two-far-right-israeli-ministers >. (s.e.t.13.10.2025); Reuters. “Indonesia Denies Visas to Israel Gymnasts amid Gaza Outcry.” Reuters, October 10, 2025. < https://www.reuters.com/world/asia-pacific/indonesia-denies-visas-israel-gymnasts-amid-gaza-outcry-2025-10-10/ >. (s.e.t.01.11.2025);
[12] CNN, “Maldives bans Israeli passports in protest against Gaza war,” April 16, 2025, < https://edition.cnn.com/2025/04/16/africa/maldives-bans-israeli-passports-intl-latam >. (s.e.t.12.10.2025).
[13] Muhammed Ecevit Carti. “Ulusal İnsan Hakları Kurumlarının Soykırım Karşısında Fonksiyonları”, (eds) Mustafa Eminoğlu, Gazze’de İşlenen Soykırım Suçuna Katılan Çifte Vatandaşların Hukuki Durumu, (ASBU Yayınları 2024), S. 68, 69. < https://www.asbu.edu.tr/tr/node/3228 >. (s.e.t. 10.10.2025).
[14] Yapılan bazı araştırmalara göre BM üyesi 193 ülkeden 164’nün (yaklaşık %85) Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsünde tanımlanan savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve işkence gibi uluslararası suçlardan bir veya birkaçını iç hukukları kapsamında suç olarak tanımladıkları görülmektedir. Ancak bazı ülkelerin bu suçları tanımlamada uluslararası hukuka tam uyumlu olmadığı için bu suçlara karışanların bir kısmının cezasız kalmasına ve kısıtlayıcı uygulamalara tabi tutulmamalarına yol açmaktadır. Bazı ülkelerin bu suçları hiçbir şekilde resmiyete tanımaması ise bu suçlara karışanların özgürce seyahat ve ikamet etmesine imkan sağladıkları ifade edilmektedir. Detaylar için Bkz: Amnesty International. “Universal Jurisdiction: A Preliminary Survey of Legislation Around the world” ,2010. S, 16.
< https://www.amnesty.org/en/documents/ior53/004/2011/en/ >. (s.e.t.13.07.2025).
[15] Mugesera v. Canada (Minister of Citizenship and Immigration), 2005 SCC 40 (CanLII), [2005] 2 SCR 100, < https://canlii.ca/t/1l249 >, (s.e.t: 13.09.2025); Supreme Court of Canada. “Mugesera v. Canada”, (Minister of Citizenship and Immigration), [2005] 2 S.C.R. 100, 2005 SCC 40, < https://decisions.scc-csc.ca/scc-csc/scc-csc/en/item/2273/index.do>; Council of the European Union. “EU Global Human Rights Sanctions Regime”, < https://www.consilium.europa.eu/en/policies/sanctions-human-rights-abuses/ >. (s.e.t: 13.09.2025); Council of the European Union. “Extremist Israeli Settlers in the Occupied West Bank and East Jerusalem, as well as Violent Activists Blocking Humanitarian Aid to Gaza: Five Individuals and Three Entities Sanctioned under the EU Global Human Rights Sanctions Regime.”, < https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2024/07/15/extremist-israeli-settlers-in-the-occupied-west-bank-and-east-jerusalem-as-well-as-violent-activists-blocking-humanitarian-aid-to-gaza-five-individuals-and-three-entities-sanctioned-under-the-eu-global-human-rights-sanctions-regime/ >. (s.e.t.11.09.2025).
[16] International Organization for Migration, EMM2.0, “Human Rights Of Migrants: An Overview,
State sovereignty and human rights”, < https://emm.iom.int/handbooks/human-rights-migrants-overview/state-sovereignty-and-human-rights >.
[17] 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesinin 1-D, 1-E ve 1-F maddeleri.
[18] YUKK’un 64. maddesinin (c) bendinde, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin 1. maddesinin (f) fıkrasında yer alan hükümlere atıf yapılmaktadır. Cenevre Sözleşmesi’nin 1. maddesinin (f) fıkrasına göre: (a) barışa karşı suç, savaş suçu veya insanlığa karşı suç gibi suçlar için hükümler koyan uluslararası belgelerde tanımlanan bir suç işlediğine; (b) mülteci sıfatıyla kabul edildiği ülkeye sığınmadan önce, sığındığı ülkenin dışında ağır bir siyasi olmayan suç işlediğine; ya da, (c) Birleşmiş Milletler'in amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden suçlu olduğuna; dair hakkında ciddi kanaat mevcut olan bir kişinin mülteci statüsü dışında bırakılmaktadır.
[19] YUKK’un 64. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan hükümlerin, Cenevre Sözleşmesi’nin 1. maddesinin (f) fıkrasında yer alan düzenlemeye paralel bir şekilde, başvuru sahibinin, uluslararası koruma başvurusu yapmadan önce, Türkiye dışında insanlığa karşı suç, savaş suçu veya BM ilkelerine aykırı zalimce eylemler yaptığını düşündürecek nedenler varsa, uluslararası koruma dışında bırakılacağı düzenlenmiştir.
[20] YUKK’un 64. maddesinin 4. fıkrası.
[21] YUKK, madde 64/5.
[22] International Criminal Court Act 2001, < https://www.legislation.gov.uk/ukpga/2001/17/contents >.
[23] Immigration Rules, Summary: A collection of the current Immigration Rules.
< https://www.gov.uk/guidance/immigration-rules >.
[24] UK Home Office. “Suitability: Non-Conducive Grounds for Refusal or Cancellation of Entry Clearance or Permission (Accessible Version)”, version 3.0, published January 16, 2024, < https://www.gov.uk/government/publications/suitability-non-conducive-grounds-for-refusal-or-cancellation-of-entry-clearance-or-permission/suitability-non-conducive-grounds-for-refusal-or-cancellation-of-entry-clearance-or-permission-accessible >. (s.e.t.18.09.2025).
[25] Nationality, Immigration and Asylum Act 2002.< https://www.legislation.gov.uk/ukpga/2002/41/contents >.
[26] Bkz <https://www.legislation.gov.uk/ukpga/2002/41/section/72>.
[27] Act on the Residence, Economic Activity and Integration of Foreigners in the Federal Territory (Residence Act), < https://natlex.ilo.org/dyn/natlex2/natlex2/files/download/61888/englisch_aufenthg.pdf >.
[28] Federal Office for Migration and Refugees (BAMF), “Bans on entry and residence” last modified N/A, < https://www.bamf.de/EN/Themen/AsylFluechtlingsschutz/AblaufAsylverfahrens/Ausgang/EinreiseAufenthaltsverbote/einreiseaufenthaltsverbote-node.html >.
[29] Asylum Act in the version promulgated on 2 September 2008 (Federal Law Gazette I, p. 1798), last amended by Article 2 of the Act of 11 March 2016 (Federal Law Gazette I, p. 394), < https://www.gesetze-im-internet.de/englisch_asylvfg/englisch_asylvfg.html >.
[30] Immigration and Refugee Protection Act (S.C. 2001, c. 27), <https://laws-lois.justice.gc.ca/PDF/I-2.5.pdf >.
[31] Inadmissibility
[32] Crimes Against Humanity and War Crimes Act < https://laws-lois.justice.gc.ca/eng/acts/c-45.9/fulltext.html >.
[33] Mustapha Dalaa ve Gülşen Topçu, “Israel’s use of thousands of foreign mercenaries in attacks on Gaza sparks debate,” Anadolu Agency, 25 Aralık 2023, < https://www.aa.com.tr/en/middle-east/israels-use-of-thousands-of-foreign-mercenaries-in-attacks-on-gaza-sparks-debate/3092187 >. (s.e.t.05.10.2025); Majd Ali, “‘Lone soldiers’: The foreign volunteers fighting in Gaza for Israel,” The New Arab, 30 Eylül 2025. < https://www.newarab.com/analysis/lone-soldiers-foreign-fighters-israels-war-gaza >. (s.e.t.07.10.2025).
[34] TRT World. “African asylum seekers, Indian workers: Israel ‘incentivises’ war on Gaza,” 15 Eylül 2024. < https://www.trtworld.com/article/18208111 >. (s.e.t.08.10.2025).
Ortadoğu Vakfı, Ortadoğu ile ilgili sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi ve diğer alanlarda faaliyetler yürütmek ve çalışmaları desteklemek amacı ile 2015 yılında Ankara’da kurulmuştur.